Günümüzdeki “diss atmak” kavramı genelde rap müziğinde kullanılan, şarkıcıların birbirlerini yermek için söyledikleri parçalardır. Osmanlı döneminde ise bu kültürün bir benzeri olan “hicvetmek” divan şairleri arasında çok yaygındı. Bu kültürün en önemli temsilcileri arasında yer alan Nef’’i 17. yüzyılda IV. Murad döneminde yaşamış bir divan edebiyatı şairidir. Kendisi hicivleriyle günümüzde bile bilinen, yaşadığı dönemde herkesin diline düşmekten korktuğu bir şairdi. Nefi’nin hiciv oklarından nasibini alanlardan biri de devrin kadılarından Tahir Efendi’dir. Tahir Efendi, nasıl bir gaflette bulunduysa Nefi’ye “köpek” diyecek olmuş. Nefi’nin rakibi de çok, düşmanı da. Onun heyecanını ve dizginleyemediği öfkesini bilenler yemez içmez hemen yetiştirirler bunu, Nefi’ye. Nefi bu, durur mu, hemen döküvermiş mısraları kâğıda:

“Tâhir Efendi bana kelp demiş,

İltifâtı, bu sözde zâhirdir.

Mâlikî, benim mezhebim zirâ…

İtikâdımca kelp, tâhirdir.”

Bugünkü dile aktarmaya bile gerek yok, tahir kelimesinin hem bir isim olduğunu hem de temiz anlamına geldiğini, “kelp”in köpek, Malikî’nin bir mezhep olduğunu bilirsek şiiri hemen anlarız. Dörtlüğün son mısraının son kelimesi ‘tâhir’ tevriyeli, yani iki anlamı da anlaşılacak şekilde kullanmış, Nefi. Birinci anlamı, “Benim inancıma göre köpek, temizdir”. Söylenmeyen ama kastedilen anlamına göre ise “Benim inancıma göre köpek, ben değilim; Tahir Efendi’nin kendisidir.”

Kerem Köran