Redbull pek çok kişinin bildiği üzere Avusturya kökenli bir enerji içeceği markası ve kendi pazarında en büyük paya sahip oyuncu. Bu dev şirket son 15 yıllık süreçte gözünü futbola dikmiş durumda ve giderek büyüyen bir futbol imparatorluğunun sahibi konumunda. Sayısız spor etkinliğini, sosyal aktiviteyi sponsor olarak desteklese de asıl bilinirliğini Formula1 sayesinde yakaladı. Ardından da futboldaki faaliyetlerini artırmaya başladı.

Redbull’un ilk satın aldığı takım Austuria Salzburg oldu. Bu kulüp Avusturya’nın en köklü takımlarından birisiydi fakat Redbull isim ve renk değişikliğine gitti, sonrasında ise kulübün kuruluş tarihi 2005 olarak değiştirildi. Bu durum taraftarlar arasında büyük tepkiyle karşılandı. Hatta bu durum öyle bir dalga yarattı ki Avrupa’da 150 farklı stadyumda Redbull protesto edildi. 2005-2010 arasında takıma Niko Kovac, Zickler gibi usta isimler takıma katıldı ve 3 şampiyonluk kazanıldı. Yine 2006 yılı içerisinde New York City satın alındı fakat önemli bir başarı yakalanamadı. İki takım da ilk yıllarında sıradan zengin takımlardan farklı bir görüntü çizmedi. Fakat 2007’de Brezilya’da, 2008’de ise Gana’da bir gençlik akademisi kuruldu. Bu şekilde genç yıldızlara çok erken dönemlerde ulaşabilecek olan Redbull bu oyuncuları RB Salzburg, RB New York’ta parlatıp büyük paralar kazanabilecekti. Bütün bunlar olurken Redbull gözünü Almanya’da bir takım satın almaya çevirdi. Hamburg, St.Pauili ve 1860 Münih gibi takımlarla görüşülse de taraftarlar bu durumun oyunu aşırı ticarileştirdiğini söyleyerek duruma izin vermedi. Redbull ise Doğu Almanya temsilcisi olan Leipzeig’i satın aldı. Leipzeig onlar için biçilmiş kaftandı. Öncelikle büyük bir Doğu temsilcisi ülkede bulunmuyordu. Ayrıca iyi ekonomisi, yüksek nüfusu ve futbola aç bir profil çizen şehir Redbull’a Leipzeig’i satın alması için önemli avantajlar sunuyordu. Bu büyük potansiyeli değerlendiren Redbull Leipzeig’i satın aldı. Almanya’da kulüplerin isim sponsoru alması yasak olduğu için kulübün adı uzun adıyla “RassenBall Sport Leipzeig” ya da bilinen adıyla RB Leipzeig oldu ve bu sorun böylece aşıldı. Hedefini Bundesliga olarak belirleyen ekip 30 milyon Euro gibi bir yatırımla tesisleşmesini hızlandırdı. 2012 yılında Ralf Rangnick hem Leipzeig hem Salzburg sportif direktörü yapıldı ve 35 milyon Euro daha tesisleşme ve modern fiziki olanaklar için harcandı. Rangnick tesadüfi bir seçim değildi. Kendisi gençlere önem veren gerektiğinde risk alan yenilikçi bir futbol yapısını benimsemişti ve Schalke04, Hoffenheim gibi takımlarda kendisini kanıtlamıştı. Rangnick’le beraber kulüp hedefini dünya çapında oyuncular yetiştiren uluslararası arenada rekabetçi bir dünya markası olmak olarak belirlemişti. Bu amaç doğrultusunda scouting sistemi en üst düzeye getirildi ve genç yeteneklere diğer kulüplerden önce ulaşmayı başardılar. Ayrıca yabancı oyuncuların adaptasyon sürecini hızlı atlatması için dil desteği, taşınma problemleri gibi konularda önemli çözümler sağlandı. Ayrıca Avusturya’da Liefering satın alınarak yetiştirici kulüp haline getirildi. Bu sayede genç oyuncular önce Liefering’e gidecek ardından Salzburg’ta oynayacak ve en sonunda Leipzeig ile Bundesliga’da boy göstereceklerdi. Bu model sayesinde pek çok yıldız isim dünya futboluna kazandırıldı. Redbull ayrıca antrenör yetiştirmeye de çok büyük önem veriyordu. New York Redbull Academy bu amaç doğrultusunda açıldı ve burdan mezun isimler Redbull bünyesindeki kulüplerde önemli işler başardı. Bu isimlerden bazıları ise Nagelsman, Hasenhüttl, Hütter ve R. Schimitt. Kulüp 2016 yılında yapılanmasını temel anlamda tamamladı ve bugün bu yapıyı koruyarak geliştirmeye çalışıyor. Yapı şimdiye kadar 26 oyuncunun satışından 536 milyon Euro gibi çok ciddi bir geliri kasasına koydu. Bu isimler arasında Werner, Haaland, Mane, Konate, Keita ve Upamacano gibi günümüz futbolunun gözde isimleri var. Pek çok kulüp için hem yetiştirici hem rekabetçi özelliği ile Leipzeig takdir edilmeli ve tüm olumsuzluklara rağmen profesyonel ve disiplinli yapısı iyi incelenmeli ve anlaşılmalıdır. 

Son olarak futbolun geleneklere uymayan kalıplarıyla yeni bir model doğuran ve hala futbolun sevilmeyen çocuğu rolünü sürdürüyor ve protesto ediliyor olmasına rağmen Redbull hem kulüp satın aldığı şehirleri hem de dünya futboluna yetiştirdiği ve yetiştireceği oyuncularla hizmet etmeye devam ediyor olacak.                                                                                                                                 

                            Tunahan Yarım