Üç yüz yetmiş sekiz… Yalnızca üç basamaklı bir sayı gibi görünüyor değil mi bakıldığında. 378 ne bu sene açılan hastane, okul, park sayısı ne de bu sene başlatılan girişim sayısı. 378 19 Aralık 2021’e kadar bu sene içerisinde hayattan, sevdiklerinden, hayallerinden ve hedeflerinden koparılan kadınların sayısı. Ne acı değil mi sayılarla ifade etmemiz. Daha yaşayacakları onlarca şey varken, Türkiye’de kadın olmanın zorluğuna rağmen hayata sımsıkı tutunmuşlarken şu an yalnızca bir sayıdan ibaretler bazılarının gözünde. Katledilen kadınları sayıdan ibaret görenler bu önemli soruna çözüm bulmaya çalışmazken katillerin haklı çıkması için yüzlerce sebep üretmekten geri durmuyor. Çürümüş pis zihniyetleri kadınların katilleri buna zorladığını düşünüyor. “O saatte orada ne işi varmış?” “O da bunu giymeseymiş, böyle kahkaha atmasaymış.” diyerek yapılan eylemleri meşru göstermeye çalışıyorlar. Toplumu eğitmek bir kenara dursun “bizim geleneklerimizde böyledir, bizim ahlakımıza ters” söylemleriyle katledilen kadınların hak ettiklerini savunuyorlar. Cinayetlerin hiçbirini görmüyor değiller. Hepsini çok iyi biliyor ve görüyorlar. Ancak vicdanları nasır tutmuş, insanlığın temel içgüdülerinden en ufak faydalanmamış, hak ve özgürlüklerden bihaber olan bu insanlar ellerinde yaşananları engelleme fırsatı varken yalnızca göz yumuyorlar. Katledilen kadınların onlarca katı ise öldürüleceği zamanı bekliyor. İçlerinde her zaman bu korkuyu taşıyorlar. Ne zaman, nerede şiddet göreceklerini, öldürüleceklerini düşünerek korkuyla yaşıyorlar. Buna ne kadar yaşamak denir bilemiyorum. Her gün yüzlerce kadının şiddet görüyor olduğunu bilmek benim uykularımı kaçırıyor. Bunları engellemek için elimden bir şey gelmiyor olması çıldırtıyor beni. Engelleyebilecek olanların da uykuları umarım bir gün kaçar. Bu sayıyı sıfır görene dek, hiçbir kadının şiddete, tacize uğramadığından emin olduğumuz güne dek rahat uyumamalıyız bence. Saçma sapan gündemlerle halkı meşgul edenler umarım ki bir gün dönüp çözüm için bu tarafa bakarlar.
Oğuzhan Yıldırım